Cebeci Asi Mezarlığı, fillerin ölülerini gömme ritüellerinden ilham alarak tasarlanmış özgün bir mimari yapı sergiliyor. Mezarlığın planı, doğanın döngüsüne ve anıların korunmasına vurgu yapan organik hatlar ve doğal malzemelerle şekillendirilmiş, yaşam ile ölüm arasındaki bağları yansıtan bir manevi mekân sunuyor.
Bundan yaklaşık bir sene önce babamın Karşıyaka Mezarlığı'ndaki kabrini ziyarete gittim. Oradayken kendimle bir süre yalnız kaldım, babamı düşündüm. O varmışçasına konuştum. Konuşurken de aklıma geldi; babam yaşadığı dönemde tıpkı benim gibi mezarlık ziyaretleri yapmayı çok severdi. Cebeci Asri'de yatan dedesini, babaannesini ve halasını sık sık ziyarete giderdi. Bunu fark etmem daha büyük bir aydınlanma yaşamama neden oldu. Çünkü babamın yıllar süren hastalığı ve sonrasındaki vefatı nedeniyle o mezarlar ihmal edilmişti. Biliyordum, babamdan başka onları ziyarete giden yoktu. Sonra biraz düşündüm, aklıma Coco filmi geldi. Hani diyor ya orada, sizi hatırlayan son insan öldüğünde aslında siz de ölürsünüz diye... Düşününce üzüldüm, kırıldım. Daha birkaç kuşak öncesindeki atalarım, onları hatırlayan son insanlar öldüğünde yok olup gidecekler mi? Bir zamanlar çocuk olan babamı sırtında gezdiren rahmetli dedesinin mezarı ıssız mı kalacak? Hayır, dedim kendi kendime; babam öldü ama ben buradayım. Ve düştüm yollara, gittim mezarlığa.
Ankara'nın en eski ve tarihi mezarlıklarından bir tanesi Cebeci. Pek çok ünlü ismin mezarı da burada yer alıyor. Kendi atalarımı ziyaret ettikten sonra bazılarına uğradım; Makbule Atadan'ın mezarını ziyaret ettim mesela. Dikkatimi çeken asıl şey ise oradaki görevli ile konuşmam oldu. Kendisi bana mezarlığın mimari planının fil ayağı şeklinde inşa edildiğini söyledi. Neden böyle olduğunu sorduğumda ise 'insanlar gibi ölülerine saygı duyan, onları gömen ve ziyarete giden' hayvanların filler olduğunu söyledi. Şaşırdım.
Bugün ise yaşadığım bu olaydan ilham alarak yola çıktığım Fil Tarih'in ilk yazısını kaleme alıyorum. Tüm atalarımıza armağan olsun...
Filler, tıpkı insanlar gibi ölülerini gömer ve yas tutarlar. Bu derin duygusal bağ, insanlık tarihinde ölüme ve anmaya dair birçok gelenekte kendini göstermiştir. Ankara'daki Cebeci Asri Mezarlığı, bu ilhamla tasarlanmış ve fil ayağı şeklinde inşa edilmiştir.
Mezarlığın mimarisi, kuşbakışı bakıldığında, gerçekten de bir fil ayağını andırmaktadır. Cebeci Asri Mezarlığı, doğanın ve yaşamın döngüsünü simgeleyen bir yapı olarak tasarlanmıştır. Bu eşsiz tasarım, doğa ile uyum içinde olan bir alan yaratmayı amaçlamıştır. Fil ayağı şeklindeki plan, mezarlığın özgünlüğünü ve estetiğini ön plana çıkarmaktadır. Ziyaretçiler, bu mekânda dolaşırken hem doğanın güzelliklerini hissedebilir hem de hayatın geçiciliğini düşünebilirler. Mimari detaylar, fillerle insanların ölüm ve yas tutma ritüelleri arasındaki benzerliği vurgulamaktadır. Bu bağlamda, mezarlık hem anılarını yaşatmak hem de doğanın döngüsünü kutlamak amacıyla tasarlanmıştır.
Cebeci Asri Mezarlığı, sadece bir mezarlık olmanın ötesinde, ölüme dair derin bir düşünce alanı sunmakta ve ziyaretçilerini huzur içinde düşünmeye davet etmektedir. Sonuç olarak, Cebeci Asri Mezarlığı, insanlık ve doğa arasındaki ilişkiyi güçlü bir şekilde temsil eden, estetik ve anlam dolu bir yapıdır. Fillerin yas tutma biçiminden ilham alarak inşa edilen bu mezarlık, hem bir anma yeri hem de doğanın güzelliklerini yansıtan bir yaşam alanı olarak önemini korumaktadır.
0 Yorumlar