Ashab-ı Kehf ya da Yedi Uyurlar… Antik Dünyanın her köşesinde anlatılan, kutsal kitaplara konu olan, gizemini bugün dahi koruyan bir öyküdür. Bu, putperest bir kavimde yaşamalarına rağmen tanrıya iman eden ve bu yüzden cezalandırılmak istenen 7 gencin öyküsüdür.
Putperestliğin yaygın olduğu bir dönemde tek tanrıya iman eden 6 kişi, kendilerini cezalandırmak isteyen putperestlerden kaçarken yolda bir çobanla karşılaşırlar. Cem Karaca’nın Raptiye Rap Rap şarkısından tanıdığımız Çoban Kefeştetayyuş ve köpeği Kıtmir’in yol göstermesiyle, dağın eteklerindeki bir mağaraya saklanırlar. Uzun süren kaçış maceralarının ardından dinlenmek isteyen gençler mağaranın içinde uyuyakalırlar, ancak ne uyuma! Gözlerini yeniden açtıklarında, mağaranın içinde üstleri başları toz kaplı bir şekilde olduklarını fark ederler. Oysa daha uyuyalı birkaç saat olmuştur… İçlerinden biri yiyecek bulmak için şehre gitmek üzere mağaradan ayrılır. Şehre vardığında her şeyin değiştiğini görür ve buna anlam veremez. Kentin eski görüntüsünden eser kalmamıştır. İşin en garip yanı, kentteki bütün pagan tapınakları yıkılmış, putlar kaldırılmış, tek tanrı için mabetler yapılmıştır! Genç, bunlara anlam veremez. Hem sadece birkaç saat içinde, hadi en fazla bir gün içinde olsun, bunca değişiklik nasıl yapılabilir ki zaten? Bir an önce yiyecek alıp arkadaşlarının yanına dönmek için acele eder. Ancak alışveriş yapmak için kullandığı para tüm kentin dikkatini çeker. Zira, bu 300 yıl öncesinin parasıdır! Mağarada bir gece uyuduklarını sanan gençler 300 yıldır uyumakta olduklarını fark ettiklerinde büyük bir dehşete düşerler! Dönemin imparatorunun yanına gönderilen bu 7 kişi, başlarına gelenleri anlatırlar. Yapılan tetkikler sonucunda gençlerin yalan söylemediği anlaşılır ve başlarına gelen olay bir mucize olarak kabul edilir. Tekrar mağaralarına dönen gençler mahşer günü yeniden dirilecekleri güne kadar derin bir uykuya dalarlar. Dönemin insanları onları rahatsız etmemek için mağaranın girişini kapatırlar ve mağaranın yanına da büyük bir mabet yaparlar.
Bu 7 kişinin tanrıya iman ettikleri ve putperestlerden kaçtıkları açıktır. Ancak kim oldukları, kimden kaçtıkları, ne zaman ve nerede yaşadıkları, nereye saklandıkları günümüzde dahi bilinmemektedir. Dünyanın en eski destanlarından Mahabharata Destanı, Antik dünya metinleri, Kur’an-ı Kerim gibi dünyanın çeşitli yerlerinden farklı farklı kaynaklar bu hikayeye yer verir. Hikayede yer alan mağara kimine göre Efes’te, kimine göre Tarsus’ta, kimine göre Afşin’de kimine göre Lice’de, kimine göre ise taa Orta Asya’dadır. Efes kentindeki mağara Hristiyan alemi tarafından 7 Uyurlar Mağarası olarak kabul edilmektedir. Ancak Lice kentindeki mağara da tıpkı Kur’an-ı Kerim’deki kıssada yer aldığı gibi, kuzey-kuzeybatı ekseninde yer almaktadır. Böylece güneşin doğumundan batımına kadar geçen sürede güneş ışınları mağaraya girmez ve 7 uyurları rahatsız etmez. Bunun gibi dünya üzerinde Ashab-ı Kehf’e atfedilen onlarca mağara vardır. Hangisi gerçek hangisi sahte bilinmez ancak bu mağaralardan 4 tanesi de Türkiye topraklarındadır. Tüm kentler esas mağaranın kendi topraklarındaki mağara olduğunu iddia etmekte ve bunu kanıtlamaya çalışmaktadır. Öyle veya böyle, topraklarımızda tam 4 ayrı yerde böyle bir mağara var. Mutlaka gidilip görülmesi gereken yerler ancak biz şimdilik geçelim bu konuyu.
İletişimin ve haberleşmenin çok kısıtlı olduğu eski çağlarda, mağaraya sığınıp yüzlerce yıl uyuyan 7 kişinin öyküsünün benzer bir biçimde farklı coğrafyalarda anlatılması oldukça gariptir. Hikayenin pek çok farklı versiyonu vardır, bunlara internetten ulaşabilirsiniz. Ancak işin özü, putperest bir kavim yüzünden şehirden kaçıp bir mağaraya sığınan ve yüzlerce yıl uyuduktan sonra yeniden uyanan 7 insan ve 1 köpek vardır. Peki bunlar kimdir? Bu olay gerçek midir yoksa sadece ders çıkarmamız için yazılan bir kıssa mıdır? Ya da belki bir efsane? Bana soracak olursanız bırakın bunları düşünmeyi, gizemiyle kalsın; Nuh’un Gemisi gibi. Dünyanın her yerinden, her cinsten birer çift hayvanın bu gemiye bindiğini kabul edelim. Geminin boyutunu, hacmini, ağırlık merkezini, o kadar hayvanı nasıl taşıdığını, dengesini nasıl sağladığını konuşmayalım. Yoksa büyüsü kaçar….
0 Yorumlar